Günümüzde ticaret hacminin artmasıyla birlikte, şirketlerin de birbirleriyle olan ilişkilerinde birçok mevzuda sözleşmeler düzenledikleri görülmektedir. Ticaret hacminin artması birçok riski de beraberinde getirmiş ve bu risklerin minimize edilmesi için sözleşmeler daha da fazla önem arz etmeye başlamıştır. Artık sözleşmeler ticari hayatımızda çok daha fazla rol oynamaktadır. Sözleşmelerin imzalanması ile birlikte doğacak olan Damga Vergisi de daha fazla gündemimize gelen bir vergi türü olmuştur. Sözleşmeler çok çeşitli olduğundan ve ticari hayatta hemen hemen her konuda sözleşme yapıldığından bu yazımızda özellikle “Fesihname”lerdeki Damga Vergisi sorumluluğundan bahsedilmeye çalışılacaktır.

 

    Fesihnameler; kaldırma, bozma manasına gelen Arapça kökenli “fesih” kelimesinden gelmekte olup başka bir sözleşme ya da esas sözleşme şartlarını kaldıran, bozan ya da temizleyen, tek taraflı olarak ya da karşılıklı olarak düzenlenen belgelerdir.

 

    Uygulamada daha çok mal ve hizmet alımı ile ilgili sözleşmelerin, taraflardan birinin yükümlülüklerini yerine getirmemesinden ya da belli şartların gerçekleştirilememesinden dolayı     tek taraflı olarak feshedildiği yada tarafların karşılıklı olarak anlaşması ile eski sözleşmelerin feshedildiği görülmektedir. Bu nedenle, her bir fesihname aslında başka bir sözleşmeye atıfta bulunan ve bünyesinde asıl sözleşmeyi barındıran bir belge niteliğindedir demek yanlış olmayacaktır.

 

    Genellikle, sözleşmeyi imzalayan taraflar, fesihnamelerin asıl sözleşmeden doğduğunu, asıl sözleşmeyi imzalarken Damga Vergisi ödediklerinden, fesihnamenin, tekrardan Damga Vergisi’ni ihtiva etmeyeceğini düşünmektedirler. Fesihname için ödenecek Damga Vergisi’nin, esas sözleşmede de Damga Vergisi ödendiğinden mükerrer olacağı düşüncesi bulunmaktadır. Ancak, Damga Vergisi Kanunu’na bakıldığında durumun daha farklı olduğu görülecektir.

 

    488 Sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde; “Bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtlar Damga Vergisine tabidir. Bu kanundaki kağıtlar terimi, yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade eder.” denilmiştir.

 

    Yine Damga Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinde; “Vergiye tabi kağıtlar mahiyetinde bulunan veya onların yerini alan mektup ve şerhlerle, bu kağıtların hükümlerinin yenilenmesine, uzatılmasına, değiştirilmesine, devrine veya bozulmasına ilişkin mektup ve şerhler de Damga Vergisine tabidir.” denilmiştir.

 

    Diğer taraftan, Damga Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinde de; bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılacağı ve buna göre tabloda yazılı vergisinin bulunacağı, kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılacağı, mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınacağı hükümleri yer almaktadır.

 

    488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na ekli (1) sayılı Tablonun “I. Akitlerle İlgili Kâğıtlar” başlıklı bölümünün A-5 fıkrasında, fesihnamelerin (belli parayı ihtiva eden bir kağıda taalluk edenler dahil) nispi damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

 

    Yapılan tüm bu açıklamalar muvacehesinde, sözleşmeyi imzalayan tarafların, asıl sözleşmeyi imzalarken Damga Vergisi ödediklerinden, fesihnamenin tekrardan Damga Vergisi’ni ihtiva etmeyeceği, fesihname için ödenecek Damga Vergisinin esas sözleşmede de Damga Vergisi ödendiğinden mükerrer olacağı yorumlarının doğru olmadığı anlaşılmaktadır.

 

    Sonuç olarak, daha önce düzenlenmiş bir sözleşmenin, herhangi bir sebeple tek taraflı olarak feshedilmesine yönelik olarak alınan ve yükleniciye bildirilen kağıtlar ile tarafların karşılıklı anlaşarak sözleşmenin feshine ilişkin olarak düzenledikleri protokollerin fesihname olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, söz konusu kağıtların, içerdikleri bedel üzerinden, kağıtta bedel bulunmaması halinde atıf yapılan kağıdın içerdiği bedel üzerinden Damga Vergisi Kanuna ekli (1) sayılı tablonun A/5 fıkrası uyarınca damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Zira, konu ile ilgili olarak Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 01.03.2013 tarihli ve 90792880-155[1-2012/170]-175 sayılı özelgesinde de benzer bir görüş bildirilmiştir.

 

 

FATİH KILIÇ

S.M. Mali Müşavir

Bağımsız Denetçi