Yapılan Sözleşmeye İstinaden Ödenen Cezaların Vergisel Durumu nedir?

Kurumlar Vergisi Yönünden;

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; ikinci fıkrasında ise safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ncı maddesinde safi kazancın tespitinde indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup anılan maddenin (3) numaralı bendinde işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği, aynı Kanunun 41’nci maddesinin (6) numaralı bendinde ise her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların (akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar cezai mahiyette tazminat sayılmaz.) gider olarak indirilmesinin kabul edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır. Dolayısı ile sözleşmeye istinaden yapılan ceza ödemelerinin dönem kazancından indirilmesi mümkündür. 

Katma Değer Vergisi Yönünden;

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin Katma Değer Vergisi’ne tabi olduğu hükmüne, aynı Kanunun 24’ncü maddesi ile de Katma Değer Vergisi matrahına dâhil olan unsurlara yer verilmiştir. Bu itibarla, bir mal teslimi veya hizmetin karşılığını teşkil etmeyen veya buna bağlı olarak ortaya çıkmayan dolayısıyla malın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle sadece sözleşme şartlarına uyulmaması sonucu ortaya çıkan tazminatlar Katma Değer Vergisi’nin konusuna girmediğinden, tazminat tutarı üzerinden katma değer vergisi hesaplanması söz konusu olmayacaktır. 

Vergi Usul Kanunu Yönünden;

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227’nci maddesinde; bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, 229’ncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmış, 232’nci maddesinde de fatura kullanmak mecburiyetinde olanlar sayılmıştır. Aynı Kanunun 242’nci maddesinde ise; “Tüccarlar evvelki maddelerin dışında kalan ve bir hüküm ifade eden veya icabında bir hakkın ispatına delil olarak kullanılabilen mukavelename, taahhütname, kefaletname, mahkeme ilamları gibi hukuki vesikalarla ihbarname, karar örnekleri, vergi makbuzları gibi vergi evrakını dosyada muhafaza etmeye mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Dolayısı ile sözleşmeye istinaden ödenen ceza tutarları karşılığında fatura düzenlenmesi mümkündür. Fatura düzenlenmediği durumlarda ödemenin, söz konusu sözleşme, ödemeye dair makbuz, dekont vb. evrak ile tevsik edilmesi gerekmekte olup bu belgelerin muhafaza zorunludur.