Mali idare açısından işletmelerin gerçek lehdarını/faydalanıcısını ortaya çıkarmak, işletmeler açısından ise yeni bir yükümlülük olarak mali sistemimize dahil olan “gerçek faydalanıcı” (GF) son zamanların en çok konuşulan konusu. En son söylenecek hususu en başta söyleyerek başlayalım, 31.08.2021 tarihine kadar tüm kurumlar vergisi mükellefleri ve adi ortaklıklar “(GF) bilgisini” Gelir İdaresi’yle paylaşmak zorunda. Bu tarihten sonra kurumlar vergisi mükellefleri tüm geçici vergi ve kurumlar vergisi beyannameleri ekinde, diğer kişiler ise her yıl ağustos ayı sonuna kadar GF bildirimini vermekle yükümlü. Bu yazımızda GF ile ilgili öne çıkan ve tartışılan hususlar anlatacağız.

Gerçek Faydalanıcının Ortaya Çıkışı

13.07.2021’de Resmi Gazete’de yayımlanan 529 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne (Tebliğ) bakıldığında, tüzel kişiler ve tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde gerçek faydalanıcı bilgisinin tespit edilmesinin iki ana amacı olduğu anlaşılmaktadır. Bunlardan bir tanesi, özellikle OECD bünyesinde vergi kaçakçılığı ile mücadele kapsamında bilgi değişimine yönelik Küresel Forum’un önerilerine uyum göstermek. İkinci amaç ise suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanının önlenmesi amacıyla Mali Eylem Görev Gücü tarafından belirlenen tavsiyelere uymaktır. Yani getirilen düzenleme neredeyse bütünüyle uluslararası yükümlülüklerimizin gerçekleştirilmesine yöneliktir.

Hali hazırda konuyla ilgili elimizdeki en yeni kaynak 529 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’dir. Bunun dışında Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’te (Yönetmelik) ve MASAK tarafından çıkarılan gerçek faydalanıcı rehberinde düzenlemeler/bilgiler mevcuttur.

Gerçek Faydalanıcı Kimdir?

GF, tüzel kişi veya tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri nihai olarak kontrolünde bulunduran ya da bunlar üzerinde nihai nüfuz sahibi olan gerçek kişi veya kişileri ifade etmektedir. Yönetmelikte daha geniş bir tanım bulunmakla birlikte artık neredeyse tüm işletmeleri ilgilendirdiğinden temelde bu tanımın dikkate alınması gerektiğini düşünmekteyiz.

Bu tanımda çıkarabileceğimiz temel sonuç, gerçek faydalanıcının her hal ve takdirde gerçek kişi olması gerektiğidir. İkinci sonuç ise gerçek faydalanıcının birden fazla kişi olabileceğidir.

Gerçek Faydalanıcının İzinde

Gerçek faydalanıcının kim olduğunu tespit etmek işletmeler için en önemli konu. Bunun için tebliğin 5. maddesinin birinci fıkrasına bakılacaktır. Bu fıkranın (a) bendine göre tüzel kişiliğin yüzde yirmi beşi aşan hissesine sahip gerçek kişi ortakları GF olarak kabul edilir. (b) bendine göre tüzel kişiliğin yüzde yirmi beşi aşan hissesine sahip gerçek kişi ortağının GF olmadığından şüphelenilmesi veya bu oranda hisseye sahip gerçek kişi ortak bulunmaması durumunda, tüzel kişiliği nihai olarak kontrolünde bulunduran gerçek kişi ya da kişiler (GF) olmaktadır. (c) bendine göre ise (a) ve (b) bentleri kapsamında gerçek faydalanıcının tespit edilemediği durumlarda, en üst düzey icra yetkisine sahip gerçek kişi ya da kişiler (GF) olur.

Söz konusu bentler arası hiyerarşi olduğundan (a) bendine göre GF bildirimi yapıldığında (b) veya (c) bendine göre ayrıca bir bildirim yapma yükümlülüğü yoktur. Örneğin yüzde 25’i aşan gerçek kişi ortağını bildirime konu eden bir işletme, yönetim kurulu başkanını bildirime konu etmek zorunda değildir.

Öte yandan şirkette %25’i aşan oranda hissesi bulunan birden fazla gerçek kişi varsa sadece birinin değil bu niteliğe sahip tüm ortakların bildirime konu edilmesi gerektiğini anlamaktayız.

Ayrıca %25’i aşan oranda ortaklık tespitinde doğrudan ortaklık ilişkisi yanında dolaylı ilişkinin de dikkate alınması gerektiği kanaatindeyiz.

 Örneğin (A) AŞ’nin üç ortağı vardır.

- Ortak (B) gerçek kişisinin ortaklık payı %25’tir.

- Ortak (C) gerçek kişisinin ortaklık payı %25,1’dir.

- Ortak (D) tüzel kişisinin ortaklık payı (%40) ‘tır. (D)’nin iki gerçek kişi ortağı vardır. Birinci ortak (AA)’nın ortaklık payı %80, ikinci ortak (BB)’nin ortaklık payı %20’dir.

- Diğer ortaklık payları birden çok gerçek kişinin elindedir.

Örneğe göre ortak (B)’nin ortaklık payı %25’i aşmadığından GF olarak bildirilmeyecektir. Ortak (C)’nin ise GF olarak bildirileceği tabiidir. Ortak (D), tüzel kişi olduğundan bildirime konu edilmez ancak (D)’nin ortaklarından (AA) gerçek kişisi dolaylı da olsa (A) A.Ş.’nin yüzde %32’lik ortaklık payına (%40 x %80) sahip olduğundan bildirime konu edilecektir. Diğer ortaklar ise bildirime konu edilmez.

Başka bir konu, şirketteki ortaklık payı %25’i aşmamakla birlikte %25’lik oy kullanma hakkı bulunan gerçek kişilerin durumudur. Bu kişilerin tebliğ lafzından hareketle (a) bendi kapsamında olmadığını düşünmekteyiz.

maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin ilk kısmı şüpheye bağlı olarak çalıştığından fazlaca uygulama alanı bulmayacaktır. Bendin diğer hükmüne göre %25’i aşan oranda hisseye sahip gerçek kişi ortak bulunmaması durumunda, tüzel kişiliği nihai olarak kontrolünde bulunduran gerçek kişi ya da kişilerin GF olacağını söylemektedir. Görüleceği üzere birinci fıkranın (a) bendi yalnızca hisse oranını esas aldığından lafza, (b) bendi ise nihai kontrolü esas aldığından ruha vurgu yapmaktadır.
Aynı fıkranın (c) bendine göre ise (a) ve (b) bentleri kapsamında gerçek faydalanıcının tespit edilemediği durumlarda, en üst düzey icra yetkisine sahip gerçek kişi ya da kişiler (GF) olur. En üst düzey icra yetkilisinden kastın ne olduğu tebliğde açıklanmamıştır. Bununla birlikte bu ibareden tüzel kişiliğe ait en önemli kararları alabilme yetkisine sahip kişi olduğu anlaşılmaktadır. Bu kişiler örneğin anonim şirketlerde yönetim kurulu başkanı ve üyeleridir. Ayrıca bu kararları münferiden almaya yetkili bir kişi varsa bu kişinin bildirilmesi yeterli olmakla birlikte yetki müştereken kullanılıyorsa GF olarak bu kişilerin bildirilmesi gerekir.

Yüzde 25’ten fazla gerçek kişi ortağı bulunan bir şirkette, bu kişiden ayrı olarak görev yapan yönetim kurulu başkanı gibi üst düzey icra yetkilisinin bildirilmesine gerek olmadığını düşünmekteyiz. Zira tebliğe göre (a) bendine göre bildirim yapılması durumunda firmaya düşen yükümlülük yerine getirilmiş olmaktadır.

GF Türk vatandaşı olmasa da vatandaş olduğu ülke kimlik numarası ile birlikte bildirime konu edileceğini ayrıca halka açık şirketlerin de bildirim yapacağını unutmayalım.

Adi Ortaklıkta Bildirim

Adi ortaklıkta bildirimi en yüksek ortaklık payına sahip kişi yapar. Tüm ortakların eşit paya sahip olduğu durumda bildirimi yapacak kişi belirsizdir. Bu durumda ortaklardan herhangi biri bildirimde bulunabilir.

Adi ortaklık veya iş ortaklığı gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde, teşekkülü nihai olarak kontrolünde bulunduran kişi/kişiler GF olarak bildirilir. Ortaklık payları doğrudan belirleyici olmamakla birlikte nihai kontrol, ortaklık payı fazla olan kişide ise GF olarak bu kişi bildirilebilir. Bu tespit edilemiyorsa GF, en üst düzey icra yetkisine sahip gerçek kişidir. Bunun için ortaklık kuruluş sözleşmesi veya diğer mukavelelere bakılarak ortaklıktaki en üst kademedeki icra yetkilisinin tespit edilmesi gerekir.

Meslek Mensuplarının Durumu

Tebliğle 3568 sayılı Kanun’a göre yetki almış meslek mensuplarına yüklenen iki ödev vardır. Bunlardan ilki potansiyel bir ödevdir. Buna göre bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler, müşterileri tarafından gerçekleştirilen işlemlerin GF bilgisini, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından talep edildiğinde Başkanlığa bildirmek zorundadır. Bu kişilerin zaten Tedbirler Yönetmeliği kapsamında müşterilerinin GF bilgisini temin etme yükümlülüğü öteden beri vardı. Getirilen yeni ödev ise bu bilgilerin talep edildiğinde Gelir İdaresi ile paylaşılma zorunluluğudur.

Meslek mensuplarına yüklenen ikinci ödev ise gerçek faydalanıcı bilgisini – tıpkı bir vergi beyannamesi gibi- müşterileri adına verme yükümlülüğüdür. Esasında bu durumda meslek mensubu aracı sıfatıyla müşterisi adına işlem yapmaktadır.

Peki, meslek mensupları GF’yi tespit etmek için adımlar atmalı, aksiyon almalı mıdır? Tedbirler yönetmeliğinin 17. maddesiyle meslek mensuplarına GF’yi tespit etme noktasında “gerekli tedbirleri alma” görevi verilmiştir. Ancak Tebliğe göre böyle bir yükümlülük yoktur. GF’nin kim olduğunu araştırmanın, bunun için ilave çalışmalar/yazışmalar yapmanın, meslek mensuplarının görevi olmadığını düşünmekteyiz.

Bildirim Yapılmamasının Cezası

GF’nin bildirilmemesi, eksik veya yanıltıcı bildirimde bulunulması durumunda bu fiili işleyen mükellefe 213 sayılı Kanunun mükerrer 355. maddesinde yer alan ceza kesilir. Kurumlarda 2021 yılı için bu ceza 2.500 TL’dir.


Mustafa AK

Ortak, Yeminli Mali Müşavir