(VERGİ DÜNYASI DERĞİSİNİN (HAZİRAN-2009) 334. SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR)
KURUMLAR VERGİSİ UYGULAMASINDA
ÖZELLİK ARZ EDEN HUSUSLAR

Hakkı KOÇAK
Baş Hesap Uzmanı
İvdb Grup Müdür V.


I-GİRİŞ                    

Bilindiği üzere, 5520 Sayılı kurumlar Vergisi Kanunu 21.06.2006 tarih ve 26205 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Kanunu’nun bazı maddelerine ilişkin fıkraları yayımlandığı tarihte, iki maddesi 2007 yılının başından itibaren diğer kalan maddeleri ise 01.01.2006 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğü hakkında kısaca bilgi verilen Kurumlar Vergisi Kanunu’nun uygulamasına yönelik belirtilen zaman diliminde ortaya çıkan ve özellik arz eden hususlar ile ilgileri nedeniyle Katma Değer Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanunu’nun uygulamasına yönelik birkaç hususa ilişkin soru-cevap şeklinde yapılan açıklamalar bu yazımızın konusunu teşkil etmektedir.

II-KURUMLAR VERGİSİ UYGULAMASINDA ÖZELLİK ARZ EDEN HUSUSLAR                      :

SORU 1-Vakıfların para kaynaklarının banka mevduat hesaplarında (TL, Döviz) değerlendirilmesi sonucu elde edilen gelirler, iktisadi işletme oluşturur mu?

CEVAP 1-Bir vakfın nakit varlıklarının bir kısmının, vakfın amaçlarını gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu gelirleri sağlamak amacıyla bankaların yurt içi veya yurt dışı şubelerinde (off-shore) değerlendirilmesi faaliyeti devamlılık arz eden ticari, sınai ve zirai bir faaliyet olarak değerlendirilmeyecek olup, bu faaliyet nedeniyle iktisadi işletme oluşmayacaktır.

Ancak, sözü edilen faaliyetin bir eleman istihdamını gerektirecek boyutta olması ve sadece bu faaliyet için eleman istihdam edilmesi durumunda ticari bir organizasyonun, dolayısıyla vakfa bağlı bir iktisadi işletmenin oluşacağı ise tabiidir.

SORU 2-Konsorsiyum, Adi Ortaklık ve İş Ortaklıklarının kurumlar vergisi karşısındaki durumu nedir?

CEVAP 2-İş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi olabilmesi mükelleflerin tercihine bırakılmış olup, talep edilmesi halinde kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesisi gerekir. Aksi halde adi ortaklık olarak mükellefiyet tesisi gerekmektedir.

Adi ortaklık; Türk Ticaret Kanunu’nun da değil Borçlar Kanunu’nun da düzenlenmiş olup, kuruluşu için yazılı bir anlaşmaya gerek yoktur ancak, uygulamada hem ortaklar arasındaki ilişkileri düzenlemek hem de iş yapılan üçüncü şahıslarca istendiğinden yazılı bir anlaşma yapılmaktadır. Ayrıca, adi ortaklığın tüzel kişiliği de bulunmamaktadır. Dolayısıyla, kurumlar vergisi mükellefiyeti olmayıp sadece KDV ve Muhtasar beyanname açısından mükellefiyet tesisi gerekmektedir.

 

 

Konsorsiyumlar ise kurumlar vergisi mükellefi olmayıp, her ortak belli bir işin bir bölümünü üstlenmek için kurulurlar. Dolayısıyla, her bir ortak doğacak kar veya zararı hisseleri oranında kendi hesaplarına dahil ederek işin bitimini beklemeden her yıl beyan etmek durumundadırlar.

Öte yandan, iş ortaklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi için taşıması gereken unsurlar:

-Ortaklardan en az birisinin kurumlar vergisi mükellefi olması,

-Ortaklığın belli bir işi sonuçlandırmak üzere yazılı bir sözleşmeyle kurulması,

-İş ortaklığı konusunun belli bir iş olması,

-Birlikte yapılacak olan işin belli bir süre içinde gerçekleştirilmesinin öngörülmesi,

-İş ortaklığı ile işveren arasında bir yüklenim sözleşmesinin olması,

-Tarafların, müştereken yüklenilen işin belli bir veya birden fazla bölümünden değil, tamamından işverene karşı sorumlu olmaları,

-İşin bitiminde kazancın paylaşılması,

-Birlikte yapılması öngörülen ve müştereken yüklenilen işin bitimi ve Vergi Usul Kanununda belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevlerin tamamının yerine getirilmesiyle mükellefiyetin sona ermesi.

İş ortaklığı, devamlılık gösteren ve aynı nitelikte olan iş veya işler için değil, belirli bir sürede bitecek bir iş için kurulacak ve tam mükellefiyete tâbi olacaktır.

Yukarıda sayılan unsurları taşımak kaydıyla, iş ortaklıkları her türlü iş için kurulabilecektir.

SORU 3-Dernek lokalinde bağış karşılığında hizmet verilmesi, iktisadi işletme oluşturur mu?

CEVAP 3-İktisadi işletmenin belirlenmesinde işletmelerin belirgin özelliği; bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınaî veya zirai bir mahiyet arz etmesidir.

Ticari faaliyetin temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı ya da hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Kanun, bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek ya da vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsama almış bulunmaktadır.

Buna göre, bir dernek tarafından açılan lokalde kâr amacı güdülmese dahi dernek üyelerinden çay ve meşrubat satışı karşılığında bağış adı altında bir bedel alınması halinde, derneğe bağlı bir iktisadi işletmenin oluştuğu kabul edilecektir.

SORU 4-Dar mükellef kurumlarca Türkiye’de açılan irtibat büroları için kurumlar vergisi mükellefiyeti tesisi gerekir mi?

 

 

CEVAP 4-4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nun “Doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin esaslar” başlıklı 3’üncü maddesinin “h” bendinde yer alan hüküm gereğince; Hazine Müsteşarlığı, yabancı ülke kanunlarına göre kurulmuş şirketlere, Türkiye’de ticarî faaliyette bulunmamak kaydıyla irtibat bürosu açma izni vermeye yetkilidir. Dolayısıyla, ticari faaliyette bulunmamak şartıyla açılan, irtibat bürolarının; kurumlar vergisi mükellefiyetlerinin tesisine gerek bulunmamaktadır.

SORU 5-Vakıf üniversiteleri kurumlar vergisinden muaf mıdır?

CEVAP 5-2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 56’ncı maddesinin (b) fıkrasıyla, üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitülerinin, genel bütçeye dahil kamu kurum ve kuruluşlarına tanınan mali muafiyetler-istisnalar ve diğer mali kolaylıklardan aynen yararlanacakları, aynı Kanunun Ek 7’nci maddesiyle, vakıflarca kurulacak yüksek öğretim kurumlarının, 2547 sayılı Kanunun 56’ncı maddesinde yer alan mali kolaylıklardan, muafiyetlerden ve istisnalardan aynen istifade edecekleri hükme bağlanmış olduğundan, vakıf üniversitelerinin kurumlar vergisinden muaf tutulması gerekmektedir.

SORU 6-Spor kulübü derneğinin iktisadi işletmeleri, hangi faaliyetlerinden dolayı kurumlar vergisinden muaftır?

CEVAP 6-Spor kulüplerinin iktisadi işletmelerinin kurumlar vergisinden muaf olabilmeleri için;

-Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve/veya özerk spor federasyonlarına tescil edilmiş olan spor kulüplerine ait olması,

-Faaliyetlerinin sadece idman ve spor faaliyetlerinden ibaret olması

gerekmektedir.

Diğer taraftan, idman ve spor faaliyetlerinde bulunan anonim şirketler de sadece idman ve spor faaliyetinde bulunmaları kaydıyla kurumlar vergisinden muaf olacaktır.

Öte yandan, transfer ve bonservis gelirleri, saha reklam gelirleri, maç bileti satışları, sporcuların formalarına aldıkları reklamlar, maç yayın hakkının satılması faaliyetleri de idman ve spor faaliyeti kapsamında değerlendirilecektir.

Örneğin; Türkiye Futbol Federasyonuna tescil edilmiş bir spor kulübünün, idman ve spor faaliyetlerine bağlı olarak maç bileti satışları, sporcuların formalarına aldıkları reklâmlar, maç yayın hakkının satılması gibi faaliyetleri muafiyet kapsamında değerlendirilecektir.

Kulübün söz konusu idman ve spor faaliyetlerinin yanı sıra forma, ayakkabı ve diğer malzeme satışı, otopark, benzin istasyonu, restoran, otel, büfe ve plaj işletmeciliği yapması durumunda, idman ve spor faaliyetleri dışındaki faaliyetler ayrı bir iktisadi işletme olarak kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.

SORU 7–Kooperatifler hangi şartlar dahilinde kurumlar vergisinden muaftır?

 

CEVAP 7-Kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde;

-Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına,

-Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine,

-Yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına,

-Sadece ortaklarla iş görülmesine,

dair hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması gerekmektedir.

Bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatifler, muafiyet hükümlerinden yararlanmaları mümkün olmayacaktır.

Öte yandan, yapı kooperatiflerinde muafiyetten yararlanabilmek için yukarıda belirtilen şartlara ilaveten;

-Kuruluşlarından, yapı inşaatlarının sona erdiği tarihe kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili kişilere veya işçi işveren ilişkisi bulunan kişilere yer verilmemesi,

-Yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına olması,

gerekmektedir.

SORU 8–Yapı ruhsatı veya arsa tapusunun kooperatif adına olmaması, kurumlar vergisi muafiyet şartlarını ihlal eder mi?

CEVAP 8-İhlal eder ancak, arsa ve arazilerin tapusunun veya yapı ruhsatlarının Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya kooperatif birlikleri ya da kooperatifler merkez birlikleri adına olması halinde de yapı kooperatifleri, kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilecektir.

Öte yandan, arsa ve arazilerin tapusunun veya yapı ruhsatlarının Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya kooperatif birlikleri ya da kooperatifler merkez birlikleri dışındaki (Arsa Ofisi, Belediye gibi) kurum veya kuruluşlara ait olması halinde, muafiyet şartının ihlal edildiği kabul edilecektir.

SORU 9-Kurumlar Vergisi Kanunu’nda düzenlenen taşınmaz (gayrimenkul) satış kazancı istisnasının şartları nelerdir?

CEVAP 9- Dar mükellefler kurumlar dahil;

-Taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşılmaması,

-Satılan taşınmazın (gayrimenkulün) en az iki tam yıl kurumun aktifinde kayıtlı bulunması,

şartlarıyla, satıştan doğan kazancın % 75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisnadır.

Ancak, bu istisnadan faydalanılabilmesi için;

-Satış kazancının istisnadan yararlanılacak kısmının, satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulması,

-Ayrıca, satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi gerekmektedir.

SORU 10-Şirket aktifine kayıtlı iştirak hisselerinin satışından doğan zararın gider yazılması mümkün müdür?

CEVAP 10-İştirak hisselerinin, iştirak maliyetinin altında bir bedelle satılması nedeniyle oluşan zararların tamamının, safi kurum kazancının tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. Ancak, söz konusu iştirak hisselerinin, emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen bedel veya fiyat üzerinden ilişkili kişilere satılması durumunda Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13’üncü maddesinde belirtilen hükümlerin uygulanacağı tabiidir.

İştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderleri veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararları, istisna dışı kurum kazancından indirilemez. (KVK m. 5/3)

SORU 11-Organize Sanayi Bölgesinde tahsis edilen arazinin, satılması halinde, taşınmaz satış kazancı istisnasından faydalanılır mı?

CEVAP 11- Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı’nca tahsis edilen arsa veya arazilerin, iki yıldan fazla süreyle fiilen kullanıldığının, yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilmesi şartıyla, söz konusu taşınmazın tapuda kurum adına tescil edildikten sonra satılması halinde, satıştan elde edilen kazanç dolayısıyla Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesinde yer alan istisnadan yararlanılması mümkündür.

SORU 12-Yurt dışında GSM şebekelerinin bakım ve montaj işi için verilen müşavirlik ve teknik hizmetlerden elde edilen kazanç kurumlar vergisinden istisna mıdır?

CEVAP 12-Yurt dışında yapılan teknik hizmetlerden elde edilen kazançların istisnadan yararlanabilmesi için, bu işlerin yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilciler aracılığıyla yapılması veya teknik hizmetlerin aynı şirket tarafından yurt dışında yapılmakta olan bir inşaat, onarım işine ilişkin olması gerekmektedir.

Yurt dışında yapılmakta olan bir inşaat onarım işi mevcutsa bu durumda teknik hizmetlerin Türkiye’de verilmiş olması istisnanın uygulanmasına engel teşkil etmez. Belirtilen koşulların her ikisinin de mevcut olmaması halinde elde edilen kazançlar ilgili hesap dönemi kazancı olarak beyan edilecektir.

SORU 13-Türk Gemi Siciline kayıtlı geminin işletilmesinden veya devrinden elde edilen kazancın döviz mevduat hesaplarında değerlendirilmesi sonucu sağlanan kur farkı ve faiz gelirleri, kurumlar vergisinden istisna mıdır?

CEVAP 13-Bilindiği üzere, 4490 sayılı özel kanun ile Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin devrinden veya işletilmesinden elde edilen kazançlar Gelir ve Kurumlar Vergisinden istisna edilmiştir.

Dolayısıyla, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin devrinden veya işletilmesinden elde edilen kazançların bankaların döviz mevduat hesaplarında değerlendirilmesi sonucu sağlanan kur farkı ve faiz gelirleri, geminin işletilmesi veya devrinden elde edilen kazançtan farklı bir gelir olması nedeniyle 4490 sayılı Kanundan kaynaklanan istisna hükmünden yararlanması mümkün değildir.

SORU 14-Yararlanılması yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan konularda, tasdik raporunun zamanında ibraz edilmemesi, mükellefin tasdike konu haktan yararlanmasına engel teşkil eder mi?

CEVAP 14-Kesinlikle eder. Çünkü Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227’nci maddesinin 1’inci fıkrasının “2” numaralı bendi ile Maliye Bakanlığı, vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını Maliye Bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlamaya ve bu uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır.

Anılan maddenin 3’üncü fıkrasında ise; “2” numaralı bent hükmüne göre yararlanılması yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan konularda, tasdik raporunu zamanında ibraz etmeyen mükelleflerin tasdike konu haktan yararlanamayacakları hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla, YMM Raporunun zamanında ibraz edilmemesi mükellef açısından, o haktan bir daha yararlanılamayacağı anlamına gelir.

SORU 15-Taşımacılık faaliyetinin bir sonraki aya sarkması halinde taşımacılık faaliyetinden elde edilen gelir, hangi dönem kazancına dahil edilecektir?

CEVAP 15-Ticari bir faaliyet olan uluslararası taşımacılık işlemlerinde Gelir Vergisi Kanunu yönünden vergiyi doğuran olayın faaliyetin tamamlandığı, yani taşınan malların fiilen adrese teslim edildiği tarihte meydana gelmesi ve alacak hakkının da bu tarihte doğması nedeniyle gelir bu tarih itibarıyla tahakkuk edecektir.

Buna göre, ticari kazanç tahakkuk esasına göre belirlendiğinden uluslararası taşımacılık işlemlerinde, taşınan malların fiilen adrese teslim edildiği tarihte alacağın kesinleşmesi nedeniyle gelir bu tarihte tahakkuk etmiş sayılacağından gelirin bu dönem kazancı ile ilişkilendirilmesi gerekmektedir.

SORU 16-Yapı kooperatifinin arsasının satışından elde edilen kazanç nasıl vergilendirilecektir?

CEVAP 16-Yapı kooperatifinin arsa üzerine üyelerine konut inşa etme amacını gerçekleştirememesi nedeniyle, iktisap edilen arsanın satılması işlemi taşınmaz alım satım faaliyeti olacağından, söz konusu arsa satışından elde edilecek kazanç için Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-(e) maddesinde yer alan istisna hükmünden yararlanılması mümkün olmayıp, satıştan elde edilecek kazancın tamamının kurum kazancı sayılarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Kooperatifin arsa satışından elde edeceği kazancı ortaklarına dağıtması halinde dağıtım esnasında Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/6-b maddesi uyarınca gelir vergisi kesintisi yapması gerekmektedir. Dağıtılan kâr payları, kooperatif ortakları açısından Gelir Vergisi Kanunu’nun 75’inci maddesi gereğince menkul sermaye iradı sayılarak aynı Kanunun 103’üncü maddesinde yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı aşması halinde ortaklar tarafından beyan edilecektir.

SORU 17-Aktife kayıtlı nakil vasıtasının kaza sonucu pert (otomobil cesedi) olması nedeniyle sigorta şirketinden alınan tazminat için fatura düzenlenecek midir? Ayrıca, söz konusu tazminat tutarı kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınacak mıdır?

CEVAP 17-Kaza sonucu pert olan araç için sigorta şirketinden tahsil edilecek tazminat tutarı karşılığında sigorta şirketi adına fatura düzenlenmesi gerekir, ancak katma değer vergisinin konusuna giren bir işlem bulunmaması nedeniyle söz konusu tazminat bedeli için katma değer vergisi hesaplanmaması gerekmektedir.

Kurumlar Vergisi Kanunu açısından ise, sigorta şirketince ödenecek tazminatın, tahsilat işleminden bağımsız olarak, tahsilat işlemi beklenmeden bu zarara ilişkin sigorta şirketince hazırlanan ekspertiz işleminin sonuçlanarak kesinleştiği dönemde kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Kaldı ki, kaza sonucu pert olan araç için hurda belgesi alınmış olması halinde, söz konusu aracın satışı, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-g maddesi hükmüne göre zaten katma değer vergisinden müstesna olacaktır.

SORU 18-Gıda bankacılığı faaliyeti kapsamında belediyelere yapılan bağış ve yardımlar vergi mükelleflerince vergiye tâbi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilir mi?

CEVAP 18-Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinin (10) numaralı bendinde, fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin ticari işletmeye dahil olanların maliyet bedelinin safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Belediyelere gıda bankacılığı kapsamında gelir/kurumlar vergisi mükelleflerince yapılan bağışların, safi kazancın tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesinin (10) numaralı bendine göre gider olarak indirilebilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Gerek kurumlar vergisi mükelleflerince gerekse gelir vergisi mükelleflerince belediyelere yapılan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddeleri bağışlarının makbuz karşılığı yapılması ve karşılıksız olması halinde, bunların maliyet bedelinin ilgili yıla ait kurum kazancı veya yıllık toplamı beyan edilecek gelirin % 5'ine kadar olan kısmının kurumlar vergisi beyannamesi ve gelir vergisi beyannamesinde ayrıca gösterilmek şartıyla indirilmesi mümkün olacaktır.

SORU 19-Ramazan ayında oruç nedeniyle öğlen yemeği yerine personele erzak verilmesi halinde günlük yemek ücretine denk gelecek şekilde bu erzak giderleri GVK’nun daki istisna ücret olarak değerlendirilmesi mümkün müdür?

CEVAP:Gelir Vergisi Kanununun 23/8.maddesine göre, tebliğle belirlenmiş kısmını aşmaması, ödemenin yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere yapılması şartlarıyla Gelir Vergisi'nden istisna edilmiştir. Eğer, ödenen belirlenen bu tutarı aşarsa, aşan kısım ile hizmet erbabına yemek bedeli olarak nakden yapılan ödemeler ve bu amaçla sağlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilmesi gerekir.

Söz konusu istisnanın uygulanmasında, işverenin işyerinde yemek hazırlatması şart olmayıp, yemeğin dışardan temin edilmesi ve işyerinde ayın olarak yemek verilmesi suretiyle sağlanan menfaat niteliğinde olması yeterli bulunmaktadır.

Öte yandan, söz konusu istisna hükmünün uygulanmasında;

-İşverenlerce yemek bedeli, doğrudan yemek verme hizmetini sağlayan veya bu işe aracılık eden kuruluşa ödenecek (hizmet erbabına ödenmeyecek),

-Yemek bedelinin fiilen çalışılan günlere ait bir günlük tutarı  9,00 TL’yi aşmayacak veya aşması halinde 9,00 TL’lik kısmı istisnaya konu edilecek (fiilen çalışılmayan günler için de yemek bedeli ödenmesi halinde, bu ödeme istisna kapsamının dışında kalacak),

Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesinde; “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.

Dolayısı ile işveren tarafından personele verilen öğlen yemeği yerine erzak verilmesi, işyerinde verilen bir yemek olmaması veya çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedelinin nakden yemek verme hizmetini sağlayan mükelleflere yapılmaması nedeni ile Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesinin 2. bendi gereğince ücret olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

SORU 20-Finansal kiralama faaliyetiyle iştigal eden şirketin aktifine kayıtlı bulunan ve kiraya verilen taşıtlar için ödenen motorlu taşıtlar vergisi, kurumlar vergisi matrahından indirim konusu yapılabilir mi?

CEVAP 20-Faaliyet konusu münhasıran taşıtların kiralanması olmayan finansal kiralama şirketi tarafından ödenen motorlu taşıtlar vergisinin kurumlar vergisi matrahından gider olarak indirilmesi mümkün değildir.

197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu’nun “Gider Kaydedilmeme Hali” başlıklı 14’üncü maddesi hükmü;

“Bu Kanuna bağlı (I), (III) ve (IV) sayılı tarifelerde yer alan taşıtlardan (Ticari maksatla kullanılan uçak ve helikopterler ile taşıt kiralama faaliyeti ile uğraşan işletmelerin bu amaçla kiraya verdikleri taşıtlar hariç) alınan vergi ve cezalar ile gecikme zamları gelir ve kurumlar vergilerinin matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmez.”

SORU 21-Üniversitede okuyan öğrencilere verilen öğrenim bursu, kurumlar vergisi matrahından gider olarak indirilebilir mi?

CEVAP 21)-

-Öğrencilere verilecek bursların işle ilgili olması,

-Burs verilen kişilerin okulu bitirdikten sonra işletmede hizmet yükümlülükleri nedeniyle çalışacaklarını gösteren bir sözleşme düzenlenmesi ve durumun herhangi bir inceleme anında denetim elemanına ispatlanması,

-Burs verilecek kişilerin, Türkiye'nin her tarafında eğitim gören öğrencilerin katılabileceği bir yarışma sınavı sonunda başarılı olması,

-Verilecek burs miktarının işin önemi ve genişliği ile orantılı olması,

halinde kurum kazancının tespitinde gider olarak hasılattan indirilmesi mümkün olacaktır.

SORU 22-Şirket adına satın alınarak şirket merkezine asılan tablolar için yapılan ödemeler, ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınabilir mi?

CEVAP 22-İşletmenin aktifine kayıtlı olup, şirket binasında bulunan showroom veya şirket merkezlerinin ilgili bölümlerinde tefriş ve düzenleme amacıyla müzayede yoluyla satın alınan tablolar, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz kalması mümkün olmadığından, amortismana tâbi tutulmasına imkân bulunmamaktadır.

Dolayısıyla, söz konusu tablolar için yapılan harcamalar, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış bir harcama niteliğinde olmadığından, bahse konu harcamaların ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Ayrıca, bu alımlar nedeniyle ödenen KDV de indirim konusu yapılamaz.

SORU 23-Şirkete gelişi ve/veya müşterilere sevki esnasında kırılan, bozulan, çürüyen emtiaların maliyet bedelleri, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir?

CEVAP 23-Şirkete gelişi ve/veya müşterilere sevki esnasında kırılan emtiaların maliyet bedeli ile takdir komisyonunca takdir edilecek emsal bedeli arasındaki tutarın stok maliyetlerinden indirilerek dönem hesaplarına gider yazılması mümkündür.

Emsal bedelinin sıfır (0) olarak tespit edilmesi ve emtiaların imhasına karar verilmesi durumunda ise, bu malların vergi dairesi temsilcisinin de bulunacağı komisyon huzurunda tutanakla tespit edilmek suretiyle imha edilmesi ve istenildiğinde bu tutanakların ibrazı şartlarıyla, stok maliyetlerinin, safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

SORU 24-Kimyasal hammadde içerikli olup raf ömrünü tamamlamış bulunan ürünlerin maliyet bedelleri, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir mi?

CEVAP 24-Raf ömrünü tamamladığı için imha edilen kimyasal hammadde içerikli ürünlerin maliyet bedellerinin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

 

İnsan sağlığına zararlı olabileceği için imhası gereken bu ürünlerin, takdir komisyonunca muayyen bir zamanda takdirinin mümkün olamayacağı durumlarda, ilgili Bakanlık yetkililerinin de yer aldığı bir komisyon nezdinde tutanakla tespit edilmek suretiyle ürün sahibi şirket tarafından imhası mümkündür.

Ayrıca, söz konusu ürünlerin gerek takdir komisyonu gerek Sağlık Bakanlığı yetkililerinin yer aldığı bir komisyon nezaretinde tutanak düzenlenmek suretiyle imha edilmesi durumunda, bu ürünler Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/c maddesinde geçen “zayi olan mallar” kapsamında değerlendirilmeyeceğinden, bu ürünlerin iktisabında yüklenilen katma değer vergisinin genel hükümler çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkündür.

SORU 25-Şirket yönetim kurulu üyelerinin ikamet ettikleri konutlar için şirket tarafından ödenen kira ve aidatlar, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir mi?

CEVAP 25-Şirket yönetim kurulu üyelerinin ikamet ettikleri konutlar için şirket tarafından ödenen kira ve aidatlar, kurum kazancının elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel gider mahiyetinde olduğundan, söz konusu kira ve aidat ödemelerinin safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Bahsi geçen kira ve aidat ödemelerinin, şirket yönetim kurulu üyelerine sağlanan bir menfaat olması nedeniyle “ücret” olarak değerlendirileceği ve yönetim kurulu üyelerinin ikameti için kiralanan konutların vergi uygulamaları açısından “işyeri” kabul edilmesinin doğal bir sonucu olarak da kira ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılması gerektiği tabiidir.

SORU 26-İştirak edilen şirketin tasfiyesinin zararla sonuçlanması halinde, şirket aktifinde yer alan ve değeri kalmayan iştirak hisselerinin alış bedelleri, gider veya zarar olarak kurum kazancından indirilebilir mi?

CEVAP 26-Hangi tür giderlerin elde edilen hâsılattan indirim konusu yapılacağı hususu, Gelir Vergisi Kanun ile Kurumlar Vergisi Kanunu’nun muhtelif maddelerinde belirtilmek suretiyle hüküm altına alınmıştır.

Buna göre, GVK’nun 40’ıncı maddesinde safi kazancın tespitinde indirilecek giderleri ve KVK’nun 8’inci maddesinde kurum kazancından indirilecek giderleri, KVK’nun 9’uncu maddesinde zarar mahsubu, 10’uncu maddesinde ise diğer indirimler tek tek sayılmıştır. Anılan kanun maddelerinde sahip olunan iştirak hisselerinin, iştirakinin tasfiyesi sonucu değerinin kalmaması nedeniyle doğan zararların indirilebileceğine dair her hangi bir hüküm bulunmadığından, değeri kalmayan iştirak hisselerinin alış bedelleri gider yazılamayacaktır.

SORU 27-İş kazası nedeniyle personele ödenen tazminat, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir mi?

CEVAP 27-Bu kapsamda ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için;

-İşle ilgili olması,

 

-Sözleşmeye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenmiş olması,

gerekmektedir.

İşle ilgisi olsa dahi işletme sahibinin şahsi kusuru nedeniyle ödenen tazminatlar ise gider olarak dikkate alınmayacaktır.

Ödenecek tazminatın, sadece kazaya maruz kalan personelin kusurundan kaynaklanan kısma isabet eden tutarının, ödemenin yapıldığı dönem kazancından indirilmesi mümkün olup, kurum kazancından indirilebilecek tutar, mahkemece hükmolunan tazminat ile birlikte yasal faizleri de kapsamaktadır.

SORU 28-Personele, işe gidip gelmeleri için yol masrafı olarak nakden yapılan ödemeler, GVK’ nundaki istisna kapsamında değerlendirilir mi?

CEVAP 28-Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/10’uncu maddesinde yer alan istisna hükmü, işveren tarafından vasıta temini suretiyle hizmet erbabının iş yerine gidip gelmelerini sağlamak için yapılan taşıma ile hizmet erbabına sağlanan menfaatlere ilişkin istisnayı düzenlemektedir.

Personele işe gidip gelmeleri için yol masrafı olarak nakden yapılan ödemelerin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 24/2’nci maddesi kapsamında düşünülmesi de mümkün olmayıp, söz konusu ödemelerin ücret olarak değerlendirilmesi ve anılan Kanunun 94/1’inci maddesine göre tevkifata tâbi tutulması gerekmektedir.

SORU 29-Şirkette çalışan satış temsilcilerinin şirketin faaliyetleri ile ilgili yurt dışı seyahatleri sırasında yapacakları harcamalara ilişkin belgelerin, kendi adlarına düzenlenmesi halinde, bu belgelere dayanılarak şirkette gider kaydı yapılabilir mi?

CEVAP 29-Şirketin satış temsilcilerinin yurt dışında yaptıkları ve belgeleri kendi adlarına düzenlenen harcamaların işle ilgili ve yapılan işin önemi ve genişliği ile orantılı olması kaydıyla, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkündür.

Öte yandan, şirketin satış temsilcilerinin faaliyet konusu dahilinde, yurt dışı çıkışlarında pasaport sahibi olarak kendi adlarına tahakkuk eden ve şirket tarafından ödenen yurt dışı çıkış harçları da gider olarak indirim konusu yapılacaktır.

SORU 30-Geç ödenen SSK (Sosyal Güvenlik Kurumu) primleri ile idari para cezaları, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir mi?

CEVAP 30-SSK (SGK) priminin gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu primlerin Sosyal Sigortalar Kurumu’na fiilen ödenmiş olması gerektiğinden, sigorta primleri, dönemine ve ait olduğu yıla bakılmaksızın (taksitlendirilerek ödenmesi halinde ödenen taksit tutarlarından prim aslı kadarının) fiilen ödendiği tarihte gider yazılması mümkündür.

Sosyal Sigortalar Kurumuna (Sosyal Güvenlik Kurumuna) ödenen, idari para cezaları ile ödenen gecikme zamlarının kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

 

SORU 31-Hisse senetleri İ.M.K.B’de (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) işlem gören yurt dışında mukim şirkete iştirak edilirken Avrupa Birliği para birimi olan EURO cinsinden borçlanılıp ödeme yapılması sonucu ortaya çıkan aleyhte kur farkı, kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilir mi?

CEVAP 31-Merkezi yurt dışında bulunan ve hisse senetleri İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda işlem gören şirkete, iştirak edilmesi işleminde, Euro cinsinden borçlanılıp ödeme yapılması sonucu ortaya çıkan olumsuz kur farklarının, ilgili olduğu dönemlerde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir. Çünkü kanun sadece, iştirak hisselerine ilişkin finansman giderlerini gider olarak kabul etmektedir.

SORU 32-Devir alınan kurumun geçmiş yıl zararları, devir alan kurumun kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilir mi?

CEVAP 32-Münfesih kurumun faaliyetine devir işleminin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl süreyle devam edilmesi ve son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması şartlarıyla, devralınan kurumun devir tarihi itibarıyla özsermaye tutarını geçmeyen geçmiş yıl zararlarının devir alan kurumun kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılması mümkündür.

Devralınan kurumun faaliyetinin zarar mahsubu yapıldıktan sonra arızi hale getirilmesi veya sona erdirilmesi halinde zarar mahsubu uygulamasından yararlanılmasının mümkün olmayacağı, yersiz zarar mahsubu nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin vergi ziyaı cezalı olarak zarar mahsubu yapan kurumdan aranılacağı tabiidir.

SORU 33-İhbar tazminatından kesilen gelir vergisinden işçinin eksik aldığı asgari geçim indirimi tutarı indirilerek işçiye ödeme yapılabilir mi?

CEVAP 33-Bir işçinin işten çıkarılmasından dolayı kendisine ihbar tazminatı ödenmesi durumunda, bu ödemenin Gelir Vergisi Kanunu’nun 61’inci maddesine göre ücret sayılan ödemeler içinde yer alması sebebiyle tevkifata tâbi tutulması gerekmekte olup, ihbar tazminatından kesilen gelir vergisinden işçinin eksik aldığı asgari geçim indirimi tutarının indirilerek işçiye ödeme yapılması mümkündür.

SORU 34-Çalışan personele “Ticket” adı altında verilen yemek bedelleri, ücret olarak gelir vergisi tevkifatına tâbi midir?

CEVAP 34)

-Personele yemek bedelinin nakden ödenmemesi,

-Fatura karşılığında lokanta veya yemek veren benzeri yerlere ödemede bulunulması ve,

-Fiilen çalışılan günlere ait olması halinde,

GVK’nun 23’üncü maddesinin 8’nci bendinde yer alan miktara kadar istisnadan yararlanılması, söz konusu miktarı aşan kısmın ücret sayılarak Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/1’inci maddesine göre tevkifat yapılarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca çalışanların ticket’lar ile anlaşmalı marketlerden gıda ve ihtiyaç maddesi satın alınması yemek verme hizmeti ile hiçbir ilişkisi olmadığından, yemek verme hizmeti kapsamında değerlendirilmeyip ücret olarak tevkif suretiyle vergilendirilmesi gerekmektedir.

SORU 35-Kıdem tazminatının ücretliye geç ödenmesi nedeniyle hesaplanan gecikme faizi üzerinden tevkifat yapılır mı?

CEVAP 35-Kıdem tazminatı GVK’nun 25/7.maddesine göre gelir vergisinden istisnadır. Öte yandan, geç ödenen kıdem tazminatı tutarı üzerinden hesaplanacak faiz gelirlerinin GVK’nun 75/6. maddesine göre alacak faizi olmasından dolayı (GVK’nun 94. maddesinde sayılan vergi tevkifatına tâbi kazanç ve iratlar arasında yer almamasından dolayı) tevkifat yapılmaması gerekmekte olup, elde edilecek faiz gelirinin (2008 yılı için) 960.-TL’yi aşması durumunda menkul sermaye iradı olarak yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekmektedir.

SORU 36-İş akdine son verilen personelin mahkeme kararı ile işe iade edilmelerinde yapılacak ödemeler nasıl vergilendirilecektir?

CEVAP 36-Mahkeme kararına istinaden; işveren tarafından ücretlisi durumundaki kişi veya kişilere iş güvencesi tazminatı ve geçmiş dönemlere ait 4 aylık veya en çok 8 aylık olarak yapılan ücret ödemelerinin (hangi ad altında olursa olsun) ücret sayılarak yapılan ödemeler; işveren tarafından nakden veya hesaben ödendiği yılda, o yıl için geçerli olan ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 103’üncü maddesinde yer alan gelir vergisi tarifesi üzerinden vergiye tabi tutulacaktır.

SORU 37-Nev’i değişikliği halinde, yeni şirketten elde edilen hisse senetlerinin gerçek kişi sahiplerince elden çıkarılmasında ilk iktisap tarihi olarak hangi tarih dikkate alınacaktır?

CEVAP 37-5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu açısından şirketlerde nev’i değişikliği devir hükmünde olup, “limited” şirket statüsüne sahip olan tüzel kişiliğin Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 19 ve 20’nci maddeleri kapsamında nevi değişikliği yaparak “anonim” şirkete dönüşmesi halinde, devir nedeniyle ortaklarına verilen hisse senetlerinin ilk iktisap tarihi olarak nev’i değiştiren limited şirketin sermayesine iştirak edilen tarihin dikkate alınması gerekmekte olup ortakların nevi değişikliği tarihinden sonra nevi değişikliğinden kaynaklanan “anonim” şirket hisselerini elden çıkarmaları halinde bu satıştan elde edecekleri kazancın değer artışı kazancı kapsamında ilk iktisap tarihi ile değerlendirilmesi gerekmektedir.

SORU 38-Sponsorluklara ilişkin olarak beyan edilen kazancın yeterli olması halinde yapılan harcamaların tamamının indirim konusu yapılması mümkün müdür?

CEVAP 38-3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun kapsamında yapılan sponsorluk harcamalarının; sözü edilen kanunlar uyarınca tespit edilen amatör spor dalları için tamamı (% 100), profesyonel spor dalları için % 50’si vergi matrahının tespitinde, beyan edilen  kazançtan indirilebilecektir.

 

SORU 39-Gruba bağlı finansal kiralama şirketinden temin edilen iktisadi kıymetler karşılığında doğan borçlar, örtülü sermaye kapsamında değerlendirilebilir mi?

CEVAP 39-Bir borcun örtülü sermaye kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda, o borcun ticari işle ilgili olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. Bu çerçevede, gruba bağlı finansal kiralama şirketinden, finansal kiralama sözleşmesine istinaden edinilen iktisadi kıymetler karşılığında doğan borçların örtülü sermayenin tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, söz konusu borçlanma banka veya benzeri kredi kurumundan yapılmadığından, örtülü sermaye hesabında borcun tamamı dikkate alınacaktır.

Söz konusu borçlanma, ortak veya ortakla ilişkili kişi olmakla birlikte ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan banka veya benzeri kredi kurumlarından yapılması halinde, borç tutarının % 50’si dikkate alınacaktır.

SORU 40-Şirketin temin ettiği krediyi, grup firmasına kullandırması işlemi örtülü kazanç kapsamında değerlendirilir mi?

CEVAP 40-Şirketin bankadan temin ettiği krediyi, aynı faiz oranı ve masraflarıyla grup firmasına kullandırması işlemi, krediyi kullandıran şirket tarafından ilişkili kişiye sunulan bir finansman hizmeti mahiyetinde olup, söz konusu finansman hizmetinin ilişkisiz bir gerçek kişi veya kuruma verilmesi durumunda verilen bu hizmet karşılığı ilişkisiz kişiden bir bedel talep edileceğinden, bu hizmetin ilişkili kişiye verilmesi durumunda da bir bedel talep edilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, grup şirketinin bankadan temin ettiği kredinin bir kısmını veya tamamını aynı faiz oranı ve masraflarıyla birlikte diğer grup şirketine kullandırması işleminde, finansman hizmetine ilişkin bedelin, KVK’nun 13.maddesine göre transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamında değerlendirileceğinden, verilen borç tutarı için “emsal faiz” oranı üzerinden faiz geliri hesaplanarak kurum kazancına dahil edilmesi gerekmektedir.

SORU 41-Holding şirketi tarafından yurt içi ve yurt dışından sağlanan krediler ile bu kredilerin grup şirketlerinin finansman ihtiyaçlarında kullanılmasının, katma değer vergisi karşısındaki durumu nedir?

CEVAP 41-Holding şirketin yurt içi ve yurt dışındaki banka ve finans kuruluşlarından sağladığı krediler nedeniyle ödediği faiz, komisyon ve bunlara ilişkin kur farkları katma değer vergisinden müstesnadır. Holding şirketin katma değer vergisinden müstesna olarak sağladığı kredi tutarını, her hangi bir fark ilave etmeksizin grup şirketlerine yansıtması işlemi de katma değer vergisinden istisna olacaktır.

SORU 42-Vergi mükellefi olmayan bir şahıstan alınan araç için yapılacak ödemelerden vergi tevkifatı yapılması gerekir mi?

CEVAP 42-Vergi mükellefi olmayan bir şahıstan araç satın alınması halinde esasen bu işlem için düzenlenen noter satış senedi yeterlidir. Ancak, illede bir belge düzenlenmek isteniyorsa, mükelleflerce gider makbuzu düzenlenebilir.