Küresel ekonomide ve ülkemizde son dönemde yaşanan gelişmeler, bazı yeni yasal düzenlemelerin yapılmasını gerekli kılıyor. Yeni yılla birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemi bir hayli yoğun. Birçok kanunda değişiklik öngören yeni düzenlemeler ardı ardına yürürlüğe giriyor. Örneğin yeni bir kanun maddesiyle, sanayi ve ihracat sektörüne 1 puanlık kurumlar vergisi avantajı sağlanıyor. Bir başka değişiklik de kur korumalı vadeli mevduat ve katılım hesapları hakkında yapılıyor. Daha önce hane halkı için öngörülen kur korumalı vadeli mevduat ve katılım hesaplarına ilişkin sistem, bu defa şirketleri de içine alacak şekilde genişletiliyor. Kur korumalı sistemden elde edilecek faiz ve kur kazançlarına da kurumlar vergisi istisnası getiriliyor.

İşte bütün bu düzenlemelerin yanında, bireysel tasarruf sahiplerini çok yakından ilgilendiren bir dizi reform hayata geçirildi. Bireysel Emeklilik Kanunu’nda yapılan değişikliklerle, birçok teşvik ve avantajı bünyesinde barındıran bireysel emeklilik sistemi, artık çok daha cazip hale geliyor.

Bireysel Emeklilik Sistemi Ülkemizde Uzun Yıllardır Uygulanıyor

Bireysel Emeklilik Sistemi, tasarruflarını doğru yatırım araçlarına aktaracak zaman ve bilgiye sahip olmayan vatandaşlar için standart ve güvenli bir sistem. Kısa adıyla BES, bireylerin gelirlerini düzenli bir şekilde tasarruf etmelerini ve belirli bir birikim oluşturarak emeklilikte gelir sağlamalarını temin ediyor. Birçok ülkede uzun yıllardır uygulama alanı bulan bu sistem, ülkemizde 2003 yılından beri uygulanıyor. Bazı ülkelerde bireysel emeklilik sistemine katılım vatandaşların tercihine bırakılmışken, başta Güney Amerika ülkeleri olmak üzere diğer bazı ülkelerde ise sisteme girmek zorunlu tutulmuş. Öyle ya da böyle, bireysel emeklilik sisteminin genel olarak ülkelerin refah seviyesini yükselttiğini, bunun yanında ekonomiye de ciddi bir kaynak sağladığını söyleyebiliriz.

Son Yıllarda Getirilen Yenilikler Sistemin Cazibesini Arttırdı

Bireysel emeklilik sisteminde ülkemiz için en büyük devrim, 2013 yılında yaşandı. Bu yıldan itibaren uygulamaya alınan %25’lik devlet katkısı desteği, sistemin cazip hale gelmesini ve büyümesini sağladı. 2017 yılında getirilen otomatik katılım sistemiyle, çalışanların bireysel emeklilik sistemine erişimi otomatik hale getirildi. Diğer yandan 2021 yılında Bireysel Emeklilik Kanunu’nda yapılan değişiklikle, 18 yaşından küçük çocukların da sisteme dâhil olması sağlandı. Bütün bu yeniliklerle BES, giderek daha kârlı ve güvenli bir yatırım aracı halini aldı.

Büyük Reformlar Hayata Geçirildi

TBMM, bireysel emeklilik sisteminde devrim olarak nitelendirilebilecek bir dizi değişikliği hayata geçirdi. Yeni düzenleme ile BES’te %25 olarak uygulanan devlet katkısı %30’a çıkartılıyor. Mevcut veya yeni katılacak tüm katılımcıların faydalanabileceği bu yenilik, yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki BES ödemelerini kapsıyor. Yapılan bir başka yenilikle de, BES’teki birikimlerin kısmen kullanılmasına imkân tanınıyor. Eskiden BES’teki paraya ihtiyacı olan tasarruf sahibi parasını çekerek sistemden tamamen ayrılmak zorunda kalıyordu. Bu nedenle devlet katkısından da mahrum kalınıyordu. Artık BES katılımcısı, devlet katkısı hariç kendi birikimlerinin %50’ye kadar olan kısmını acil ihtiyaçları için kullanabilecek. Yeni düzenlemeyle yatırımcıların BES sözleşmeleri de kullanılacakları krediler için teminat olarak gösterilebiliyor.

2017 yılında çalışanların işverenleri tarafından otomatik olarak sisteme dâhil edilmesine imkan getirilmiş, ancak bu imkan 45 yaşın altındaki çalışanlara tanınmıştı. Yeni kanunla 45 yaş sınırlaması kaldırılıyor ve herhangi bir yaş şartı olmadan tüm çalışanlar işverenleri tarafından BES’e dahil edilebiliyor.

Bireysel Emeklilik Sistemi Önemli Vergisel Avantajlara Sahip

Ücretli olarak çalışanlar; kendileri, eşleri veya küçük çocukları için BES’e ödedikleri katkı paylarını belgelendirip işverenlerine ibraz edebiliyorlar. Ödenen BES katkı payları, üzerinden vergi hesaplanacak ücret gelirinden indirilebiliyor. Ücretli olarak çalışanlar dışında şahsi gelir vergisi mükellefi olup, yıllık vergi beyannamesi veren vatandaşlar da bireysel emeklilik sistemine ödedikleri tutarları vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapabiliyor. Ancak bunun bir sınırı var. Ücretli için elde ettiği ücretin, beyanname veren vatandaş içinse beyan ettiği gelirin %15’inden fazla indirim yapılamıyor. Vergi matrahından indirilecek BES katkı payı tutarI, her halükarda asgari brüt ücretin yıllık tutarını aşamıyor.

İşveren Personeli Adına Yaptığı BES Ödemesini Gider Yazabiliyor

Son yıllarda birçok şirket, net ücret ödemesi yerine temettü ikramiyesi, özel sağlık sigortası sağlanması veya bireysel emeklilik katkı payı ödemesi gibi çalışanlarına çeşitli menfaatler sağlayabiliyor. Bu hem kurumsal aidiyet duygusunu kuvvetlendiriyor hem de başka mali avantajları da beraberinde getiriyor.

Bu çerçevede, işverenlerin giderek artan bir eğilimle çalışanlarını BES sistemine dahil ettiklerini görüyoruz. İşverenler tarafından çalışanları adına ödenen BES katkı payları, ticari kazanç hesaplanırken gider olarak indirilebiliyor. İşverenler tarafından ödenen katkı paylarının bir kısmı ücretle ilişkilendirilmeksizin doğrudan gider yazılıyor. Eğer katkı paylarının toplamı, ödemenin yapıldığı ayda elde edilen ücretin %15’ini ve yıllık olarak asgari ücretin yıllık tutarını aşıyorsa, bu aşan kısım ücret gibi muamele görüyor. Yani aşan tutar bordroya dahil edilip, gerekli kanuni kesintiler yapılarak yine işverenin ödediği ücret gideri olarak vergi matrahından düşülebiliyor.

Katılımcılara Sistemden Yapılan Ödemelerde de Vergi Avantajı Var

Bireysel emeklilik sistemi, uzun bir katkı payı ödeme sürecini ve sonrasında hak edilen devlet katkılı bir birikim tutarını ifade ediyor. Ancak emekli olunmadan da çeşitli sebeplerle sistemden ayrılmak mümkün. BES katılımcısı, vefat ve benzeri zorunlu sebeplerle veyahut kendi isteğiyle emekliliğe hak kazanmadan sistemden ayrılabiliyor. Bu durumda, fondaki birikimler katılımcıya veya hak sahibine ödeniyor ve bu ödemeler, menkul sermaye iradı olarak gelir vergisine tabi tutuluyor. Vergiyi, emeklilik şirketleri stopaj usulü ile alıp vergi dairesine yatırıyor. Katılımcılar tarafından bu ödemeler için herhangi bir beyanname verilmiyor.

Bireysel emeklilik sisteminde devlet katkısı hakkı kazanmak, bazı şartlara bağlanmış durumda. Buna göre sistemde en az 10 yıl kalınması ve 56 yaşın tamamlanarak emekli olunması gerekiyor. Bunun dışında, sistemde belirli bir süre kalmakla da devlet katkısının kısmen kazanılması söz konusu olabiliyor. Sistemde kalınan süreler itibariyle; 3. yılın sonunda devlet katkı payının %15’i, 6. yılın sonunda %35’i ve 10. yılın sonunda ise %60’ına hak kazanılıyor. Devlet katkısı ödemeleri gelir vergisi kanununa göre vergiden istisna edilmiş. Dolayısıyla sistemden emekli olanlar birikim tutarının devlet katkısı kısmına isabet eden %30’luk kısmından hiçbir şekilde vergiye tabi tutulmuyorlar. Diğer katılımcılar ise hak ettikleri kısmi devlet katkıları üzerinden vergi ödemiyorlar.

Sistemden emekli olanlara devlet katkısı dışındaki birikimlerden yapılan ödemeler yalnızca %5 vergiye tâbi. 10 yıl sistemde kalıp, 56 yaşını doldurmadan sistemden ayrılanlar %10 vergi ödüyorlar. 10 yıl dolmadan ayrılanlara yapılan ödemeler ise %15 vergi kesintisine tâbi tutuluyor. BES katılımcıları beyanname vermedikleri gibi, kendilerinden en fazla bu oranlarda vergi kesintisi yapılıyor.  Görüldüğü üzere bireysel emeklilik sistemi, yatırımcıları için oldukça önemli bir vergi avantajı sağlıyor.

Bireysel Emeklilik Fonu Daha da Büyümeli

Emeklilik Gözetim Merkezi’nin yayımladığı verilere göre; 2021 yılı sonu itibariyle BES’e katılan kişi sayısı 7 milyonu, fon büyüklüğü ise 228 milyar lirayı bulmuş durumda. Otomatik Katılık Sisteminde ise katılımcı sayısı 6 milyon kişiyi ve fon büyüklüğü ise 16,5 milyar lirayı geçmiş bulunmakta. Bu verilere göre; ülkemizde 2003 yılından bu yana uygulanmakta olan bireysel emeklilik sisteminde katılımcı sayısının bugün itibariyle 13 milyonu aştığını ve fon büyüklüğünün de 250 milyar liraya ulaştığını söyleyebiliriz.

Bu alanda dünyanın belki de en başarılı ülkesi Japonya. Bugün itibariyle Japonya emeklilik fonunun yönettiği varlıkların toplam büyüklüğü 1,6 trilyon doları aşmış durumda. Batı Avrupa ülkelerindeki emeklilik fonlarının büyüklüğüne baktığımızda, Türkiye olarak bireysel emeklilik alanında yürüyecek çok yolumuz olduğunu görüyoruz.

Ülkemizde, gelişmekte olan birçok ülkede görülen tasarruf açığı problemi mevcut. Düşük tasarruf oranları, istenilen büyümeyi sağlamak adına, ekonominin dış tasarruflara bağımlı hale gelmesine yol açıyor. Emeklilik fonları ise tasarruf oranlarının artmasında önemli katkılar sunarak, dış kaynak ihtiyacını azaltıyor. Bu açıdan bakıldığında, milli ekonominin dışa bağımlılığının azalması bakımından bireysel emeklilik sisteminin oynadığı rol hayati bir öneme sahip.

Yapılan bu önemli reformların sistemi çok daha cazip hale getirdiği bir gerçek. Artık bundan sonra bireysel emeklilik sisteminin vatandaşlara daha çok anlatılması ve sağladığı avantajların daha sıklıkla dile getirilmesi lazım.


İsmail Vefa AK

Ortak, Yeminli Mali Müşavir