Bu makale çalışmamızda, çalışanın ölümü halinde işçilik haklarının ödenme usul ve esasları yargı kararları ışığında yapılacaktır.

- Türk Medeni Kanununda Mirasçı Kavramı

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 599’uncu ve 606’ncı maddelerine göre; mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Atanmış mirasçılar da mirası, miras bırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler.   Miras, 3 ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.

- Kıdem Tazminatı

Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; hizmet akdinin işçinin ölümü sebebiyle son bulması halinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır. Aynı maddenin on altıncı fıkrası hükmüne göre; işçinin ölümü halinde doğan tazminat tutarı, kanuni mirasçılarına ödenir.

Ölen işçinin kanuni mirasçılarının kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için, ölümün doğal nedenler dışında, işçinin kendi kusurlu davranışı ile hatta intiharı nedeniyle meydana gelmiş olması önemli değildir. Bu yönüyle salt ölüm olayının gerçekleşmiş olması yeterlidir.[1]

İşverenin, işçinin mirasçılarına kıdem tazminatı ödemesi, işçinin ölümüne yol açan olayda kusuru olup olmamasına bağlı değildir. İşçi, ölüme yol açan olayı kendi kusuruyla yapmış olsa bile, işveren, mirasçılarına kıdem tazminatı öder. İşçinin ölümünün, işyerinde veya işyeri dışında olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Ancak ölüm olayı işverene, iş sözleşmesini haklı bir sebeple fesih olanağı sağlıyorsa, mirasçıların kıdem tazminatı hakkı ortadan kalkabilir. Buna işçinin iş güvenliğine tehlikeye sokan kasti davranışları veya işini savsaklaması sonucu ölümü halinde, işverenin haklı bir sebeple iş sözleşmesini bozması örnek olarak gösterilebilir.

Kanuni mirasçıların kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için ölen işçinin en az o işyerinde en az 1 yıllık kıdeme sahip olması gerekmektedir.

İşçinin ölmesi nedeniyle iş sözleşmesi sona erdiği takdirde, işçinin yasal mirasçıları, ölen işçi en az 1 yıl çalışma koşulunu yerine getirmişse, kıdem tazminatını almaya hak kazanırlar.

Kıdem tazminatı işçinin kanuni mirasçılarına ödenmekte olup, iradi yani atanmış mirasçılarına ödenmemektedir.

Veraset ilamında tespit edildiği üzere kanuni mirasçılara miras paylarıyla orantılı olarak kıdem tazminatı ödemesi gerekmektedir.

- Ölüm Tazminatı

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 440’ncı maddesine göre; sözleşme, işçinin ölümüyle kendiliğinden sona erer. İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak 1 aylık; hizmet ilişkisi 5 yıldan uzun bir süre devam etmişse, 2 aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu sayılanlardan herhangi biri de yoksa işveren işçinin kanuni mirasçılarına bu tazminatı ödeme yükümlülüğü yoktur. Çünkü kanun maddesi açık ve net olup, kanuni mirasçılarından bahsetmemektedir.

İşyerindeki kıdem süresi 1 yıldan az olup ölen işçinin sağ kalan eşi ve ergin olmayan çocukları bunlar yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere 1 aylık ücret tutarında ölüm tazminatı ödenir.

Sağ kalan eş, resmi evlilik bağıyla evli olan eşi kapsamakta olup, resmi evlilik bağı olmayan ya da boşanmış eşi kapsamamaktadır.

“Ergin olma” 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 11 ve 12’nci maddelerine göre belirlenmektedir. Erginlik 18 yaşın doldurulmasıyla başlar. Evlenme kişiyi ergin kılar. 15 yaşını dolduran küçük, kendi isteği ve velisinin  rızasıyla mahkemece ergin kılınabilir.

Ergin olmayan evlat edinmiş çocuklar da kapsama girmektedir. Ergin olan çocuk için ölüm tazminatı ödenmez.

4721 sayılı Kanunun 364’üncü maddesine göre; herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Burada aslında kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişiler düzenlenmiştir. Yani, üstsoy olarak işçinin annesi, babası, büyükannesi, büyükbabası; altsoy olarak işçinin çocukları, torunu ve onların çocuklarıdır. Buna göre işçinin amca, hala, teyze, dayı, kuzen gibi aile üyeleri üstsoy ve altsoy olarak kabul edilemeyeceğinden ölüm tazminatı ödenemez.

Ölüm tazminatının hak sahiplerine eşit bir şekilde paylaştırılarak ödenmesi uygun olacaktır. Ergin olmayan çocuklarına ödeme yapmada ona bakmakla yükümlü olduğu kişi olup olmadığına bakılır, bakmakla yükümlü olduğu kişi varsa örneğinin annesine, babasına ödenmesi gerekir. Şöyle ki, 4721 sayılı Kanunun 335’inci maddesine göre ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz.

- Ölüm Tazminatı ile Kıdem Tazminatının Karşılaştırılması

Ölüm tazminatı ölen işçinin hak sahiplerine, kıdem tazminatı kanuni mirasçılarına ödenir. Ölüm tazminatı mirasçılık sıfatına bağlı olmayıp hak sahipleri mirası ret etmiş olsalar bile ödenmesi gereken bir tazminattır.

Kıdem tazminatı, ölen işçinin işçilik hizmetinin iş mevzuatı açısından karşılığı iken, ölüm tazminatı ölen işçinin geride bıraktığı hak sahiplerine maddi destek sağlamaktır.

Ölüm tazminatı 6098 sayılı Kanunda, kıdem tazminatı 4857 sayılı Kanunda düzenlenmiştir.

Kıdem tazminatı ödemesinde en az 1 yıl çalışma şartı varken ölüm tazminatında bu şart yoktur. İşçi işe girdiği gün vefat etse ölüm tazminatına hak kazanılmaktadır.

Kıdem tazminatında son brüt giydirilmiş ücret, ölüm tazminatında son brüt çıplak ücret esas alınmaktadır.

- İşe İade Davası Sırasında Ölen İşçinin Hakları

İşçinin ölümü feshi izleyen 4 ay geçtikten sonra gerçekleşmiş olmakla, ölen işçinin mirasçılarına 4 aylık süre için boşta geçen süreye ait ücret ve diğer hakların ödenmesi gerekir. Boşta geçen süreye ait 4 aylık süre için ücret ve diğer haklarının davalıdan alınarak davacı ölen işçinin mirasçılarına ödenmesine karar verilmelidir. Karar oyçokluğuyla verilmiştir.[2]

- Ölüm Halinde Hakedip Kullanılmayan Yıllık İzin Ücrete Dönüşür

Yıllık ücretli izin hakkı, hizmet akdinin işçi veya işveren tarafından feshi veya işçinin ölümü ile izin ücretine dönüşmektedir.[3]

- Kıdem ve Ölüm Tazminatlarının Vergilendirilmesi

Mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun yürürlükte bulunan 14’üncü maddesine göre ödenmesi gerek kıdem tazminatının tamamı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 25’inci maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendine göre gelir vergisinden müstesna kılınmıştır. Burada dikkat edilecek husus, kıdem tazminatının yasal tavan tutarına kadar yapılan kısmı vergiden müstesna, aşan kısım vergiye tabidir.

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 2’nci maddesinde; “veraset” tabiri; miras vasiyet ve miras mukavelesi gibi ölüme bağlı tasarrufları; “ivazsız intikal” tabiri; hibe yoluyla veya her hangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları (maddi ve manevi bir zarar mukabili verilen tazminatlar ivazsız sayılmaz.) ifade etmektedir. Kanunun 4’üncü maddesinde ivazsız suretle vaki intikallerin 2022 yılı için 10.491,00 TL’lik kısmı veraset ve intikal vergisinden müstesnadır. Bu tutarın üzerinde yapılan ödemelerden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Bununla birlikte aynı maddede yapılan düzenleme ile “amme idare ve müesseseleri ve 3659 sayılı kanuna tabi müesseseler ve amme menfaatlerine hadim cemiyetlerden veya emekli sandıklarından (veya bu mahiyetteki kurumlardan) dul ve yetimlere bağlanan aylıklarla bu aylıklar dışında verilen emekli ikramiyeleri ile dul ve yetim evlenme ikramiyeleri ve hizmet müddetlerini doldurmamış bulunanların dul ve yetimlerine aylık yerine toptan yapılan ödemeler ve harp malulleriyle şehit yetimlerine tekel bey'iyelerinden ödenen paralar” da müstesnadır.

- Ölen İşçinin Ailesine Kıdem Tazminatı

Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 01.07.2020 tarihli kararında (Esas: 2017/45845, Karar: 2020/8447); vefat eden işçinin ailesine “iş akdi öldüğü için değil, işyerinde gönül ilişkisi yaşadığı için fesh edildi” diyerek tazminat ödemeyen işverene ölen işçinin ailesine kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğine hükmedildi.

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murisinin iş sözleşmesinin ölüm ile son bulduğunu belirterek kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve asgari geçim indirimi taleplerinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili muris ...’un iş sözleşmesine ölüm nedeni ile değil, murisin fabrikada çalışan diğer bir işçi ile gönül ilişkisi içine girmesi, bu olayın fabrikada ciddi dedikodulara neden olması ve çalışma düzeninin bozulması nedeni ile haklı sebeple son verildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan deliller doğrultusunda, davanın reddine karar verilmiştir.

Uygulamasına devam olunan 1475 sayılı Yasanın 14. maddesinde ölüm ile iş sözleşmesinin son bulması halinde işçinin mirasçılarının kıdem tazminatı talep edebileceği düzenleme altına alınmıştır. Somut olayda, işveren tarafından murise ait iki adet çıkış bildirgesinin verildiği anlaşılmaktadır. 27.05.2015 tarihli bildirgede işten çıkış kodunun 10 (ölüm), çıkış tarihinin ise 23.07.2015 olarak gösterildiği, ikinci çıkış bildirgesinde ise bildirimin 01.08.2015 tarihinde verildiği, işten çıkış kodunun 29 (ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık) olarak, çıkış tarihinin de 23.07.2015 tarihi olarak belirtildiği anlaşılmıştır.

Murisin iş yerinde başka bir çalışanla gönül ilişkisi içinde olduğu ve bu durumun iş yerinde huzursuzluk çıkarttığına ilişkin tutanak ise 10.07.2015 tarihinde tutulduğu tespit edilmiştir. Murise ait ölüm belgesi ve veraset ilamında ise davacının ölüm tarihinin 23.07.2015 olduğu anlaşılmıştır.

Tüm belirtilenler bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar muris hakkında iş yerinde yaşadığı gönül ilişkisi sebebi ile bir soruşturma yürütülmekte ise de söz konusu soruşturma bitirilmeden murisin öldüğü ve sözleşmenin ölüm ile son bulduğu kanaatine varılmıştır.

Davalı işveren tarafından verilen ilk çıkış bildirgesinde bu durumu desteklemektedir. Hal böyle iken davacıların kıdem tazminatı talebinin kabulü gerektiği halde reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

- Ölüm Tazminatı ve Kıdem Tazminatının Birlikte Ödenip Ödenmeyeceği

Bu konuda doktrinde bir fikir birliği bulunmamaktadır. Bazı yazarlara göre birlikte ödenmekte bazı yazarlara göre ölüm tazminatı 4857 sayılı Kanuna tabi olanlara ödenmemektedir.

Ancak şunu ifade etmek gerekir ki, 6098 sayılı Kanun genel kanun, 4857 sayılı Kanun özel kanun olduğu, özel kanunların genel kanunlara önceliği bulunduğu dikkate alındığında ölüm tazminatı ile ilgili bir düzenleme 4857 sayılı Kanunda yer almadığı için 4857 sayılı Kanuna tabi olan işçiler açısından işçinin ölümü halinde kıdem tazminatı yanında ölüm tazminatı da ödenmelidir.

- Hak Edip Kullanılmayan Yıllık İzin Ücreti

İşçinin ölümü iş sözleşmesinin sona ermesi anlamına geleceğinden ölen işçinin hak edip kullanmadığı yıllık izin ücretinin ölenin mirasçılarına ödenmesi gerekir.

- Diğer İşçilik Hakları

Ödenmeyen ücret, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, prim, ikramiye ve diğer işçi alacakları işçinin ölümü halinde yasal mirasçılarına ödenmelidir.

Sonuç olarak; işçinin ölümü halinde iş sözleşmesi sona ermektedir. Bu sona erme ile birlikte ölen işçinin kıdem tazminatı, ölüm tazminatı, ücreti, hafta tatili ücreti, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve ödenmeyen diğer ücret ve ücret eklentilerinin kime ve ne şekilde ödeneceği yukarıda detaylı olarak yargı kararları çerçevesinde açıklanmıştır.


[1] SÜMER, Haluk Hadi, İş Hukuku Uygulamaları, Ankara 2016, 6. Baskı, sayfa: 291 - 292

[2] Yrg. 9. HD., E. 2009/21710,  K.2009/22886,T.15.09.2009

[3] Yrg. 9. HD., E.2002/26577, K.2002/24631, T.23.12.2002