Ücretlileri Enflasyona Karşı Koruyan Uygulamalar

Ülkemizde ücretli çalışan sayısı bir hayli fazla. Yayımlanan en güncel istatistiki verilere göre; Türkiye’de istihdam edilenlerin sayısı 30,6 milyon kişiye ulaşmış durumda. Toplam istihdam içerisinde, 2022 yılı Temmuz ayı itibariyle 14,5 milyon kişi de ücretli olarak çalışmakta. Geçen yıl aynı mevsimde bu rakam 13,6 milyon civarındaydı. İstihdam oranları mevsimlere ve yıllara göre değişse de, rakamsal olarak ücretli çalışan sayısının sürekli olarak arttığını söyleyebiliriz.

Son yıllarda yaşanan enflasyonist ortam, hiç şüphesiz en çok ücretlileri, sabit gelirlileri ve emeklileri etkiliyor. Enflasyon, ücret gelirlerinin reel olarak erimesini beraberinde getiriyor ve hane halkının satın alma gücünü olumsuz yönde etkiliyor. Toplumun geniş bir kesiminin refahını olumsuz yönde etkileyen bu durumun önüne geçilmesi adına, ekonomi yönetimi bir süredir bazı tedbirler uyguluyor. Asgari ücret ve emekli maaşı artışları yanında bazı vergisel istisnalarla, ücretlileri korumaya yönelik bazı önemli adımlar atıldı. Özellikle son dönemde getirilen vergi istisnaları, çalışanların refah düzeyine doğrudan etki edebilir. İşverenlerin bu istisnalardan haberdar olması ve çalışanlar için etkin olarak kullanması çok önemli.

Asgari ücrete vergi istisnası

Sadece asgari ücretlileri değil, ücret geliri elde edenlerin tamamını ilgilendiren bir düzenleme, geçtiğimiz yıl sonu itibariyle kanunlaşarak yürürlüğe girdi. Buna göre; asgari ücretin aylık brüt tutarından işçi sosyal güvenlik kurumu primi ve işsizlik sigorta primi düşüldükten sonra, kalan tutara isabet eden ücretler vergiden istisna edildi. Hali hazırda geçerli olan aylık brüt asgari ücret 6.471 lira. SGK kesintileri ile birlikte yapılan hesaplama sonucu her ay 5.500 TL net ücret çalışanlara vergisiz olarak ödenebiliyor. Bu durum işverenin üzerindeki vergi yükünü azalttığı gibi, çalışanın eline daha fazla net maaş geçmesine imkân sağlıyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin geçtiğimiz gün yaptığı bir konuşmasında; yüksek enflasyonun yıpratıcı tesirlerini dikkate aldıklarını ve yıl sonunda enflasyonu hesaba katarak, emekçileri koruyacak düzeyde bir asgari ücret belirleyeceklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da yaptığı açıklamalarda Aralık ayı itibariyle asgari ücreti tespit edeceklerini belirterek, adeta iyi bir zam yapılacağının sinyalini verdi. Bu açıklamalar yıl sonu itibariyle beklentileri bir hayli artırmış durumda. Bazı çevrelerde 9 bin lirayı aşan bir asgari ücret belirleneceği dillendiriliyor. Bu gelişme sadece asgari ücretli çalışanları değil, daha yüksek ücret düzeyine sahip olup enflasyon nedeniyle yaşam standartlarında gerileme olan, beyaz yakalı çalışanları da oldukça yakından ilgilendiriyor.

Asgari ücretin artması kreş ödemeleri istisna limitinin de artmasını sağlıyor

2018 yılından beri uygulanan çok anlamlı bir gelir vergisi istisnası var. Bu istisnaya kapsamında, iş veren ya kendi bünyesinde kadın çalışanlarının çocukları için kreş hizmeti veriyor, ya da kadın çalışanı adına kreş işletmelerine bir miktar kreş parası ödüyor. Büyük şirketlerin bünyesinde personelin çocukları için kreş hizmetleri verilebiliyor. Kanun’a göre bedelsiz sağlanan bu hizmetlerin emsal bedeli vergiye tabi olmuyor.

Daha sık karşılaşılan yöntem, şirketlerin kadın çalışanları için kreş yardımı yapması şeklinde karşımıza çıkıyor. Uygulamada özel kreş hizmeti veren kuruluşlar, anne adına fatura düzenliyor, ödemeyi ise kadın çalışan adına bağlı olduğu şirket yapıyor. Bu ödeme, kadın çalışanın bordrosuna işleniyor ancak bundan vergi kesintisi yapılmıyor. Yapılan kreş yardımının üst sınırı, asgari ücretin brüt tutarının %50’si. Yani hali hazırda her ay itibariyle işverence yapılan 3.235 TL’lik kreş ödemesi gelir vergisine tabi bulunmuyor. Asgari ücret yıl sonunda artınca, kreş ödemeleri için belirlenen üst sınır da artmış olacak. Ayrıca işverenler bu ödemeleri gider olarak yazabiliyorlar. İşverenler, kadın çalışanlarından çocuğu kreşe gidenler için ücretlerinin bir kısmını nakit ödemek yerine, kreş yardımı şeklinde gerçekleştirebilirler. Böylece, 5.500 TL asgari ücret ve 3.235 TL kreş ücretiyle birlikte kadın çalışanlara vergilenmemiş daha anlamlı bir kazanç temin edebilirler.

Ücretlinin yemek bedelleri ve toplu taşıma ödemeleri de vergiden istisna

Gelir Vergisi Kanunu’na göre iş yerinde yemek verilmek suretiyle çalışanlara sağlanan menfaatler vergiden istisna edilmiş. Eğer iş yerinde yemek verilmiyorsa, yemek hizmetini veren işletmelere günlük 51 liralık yemek bedeline kadar ödenen paralardan da gelir vergisi alınmıyor. Bu suretle çalışanlara, bir ayda hafta sonları hariç, 22 iş günü için 1.122 liraya kadar vergisiz bir menfaat sağlanmış oluyor. Ancak günlük 51 TL’yi aşan tutarlar vergiye tabi oluyor. Mevcut yasal düzenlemeye göre istisnanın uygulanabilmesi için, yemek bedellerinin yemek verme hizmetini sağlayan işletmelere veya yemek kartı firmasına ödenmesi gerekiyor. Ancak Cumhurbaşkanı yaptığı son açıklamada yeni bir yasal düzenlemenin sinyalini verdi. Açıklamaya göre önümüzdeki dönemde yemek ödemelerinde restoran, lokanta ve yemek kartı kullanma zorunluğunu kalkacak. Artık çalışanlara nakden ödenen yemek bedeli tutarları da vergi istisnası kapasamına girecek. Bu uygulama hayata geçtiğinde, yemek kartı sektörünün bu durumdan etkileneceği âşikar. Çünkü şirketlerin, yemek kartı firmalarıyla anlaşma yapmaya gerek duymaksızın, bu vergi kolaylığından faydalanmalarının önü açılıyor.

Diğer yandan günlük ulaşım bedelinin 25,50 TL’yi aşmaması ve buna ilişkin ödemenin toplu taşıma kartı, bileti veya bu amaçla kullanılan ödeme araçlarının temini şeklinde yapılması şartıyla, işveren tarafından karşılanan yol ücretleri de vergiden istisna. Böylece işveren tarafından hafta sonları hariç, 22 iş günü için 561 TL’lik bir menfaat vergisiz bir şekilde ücretliye sağlanmış oluyor. İşveren tarafından ödenen bu bedeller, vergiden düşülebiliyor.

İşverenler bu vergi kolaylıklarından yararlanarak aylık 1.122 TL yemek ve 561 TL toplu taşıma ücretini, yani toplamda 1.683 TL’yi vergisiz olarak çalışanlarına sağlayabilirler.

Elektrik, doğalgaz ve ısınma ödemelerinde vergi ve SGK prim istisnası geliyor

Bazı işletmeler, özellikle uzaktan çalışmanın yaygınlaştığı son dönemde çalışanlarına ait elektrik ve doğalgaz giderlerini karşılamaya başladılar. Ofis maliyetleri, yol giderleri ve zamandan tasarruf sağlamak amacıyla uzaktan çalışan personele sağlanan bu ödemeler, vergi kanunlarına göre ücret olarak vergiye tabi tutuluyor. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ödemelerin de vergi ve SGK priminden muaf tutulacağını açıkladı. Buna göre, 2023 Nisan ayı sonuna kadar çalışanlara ait elektrik, doğalgaz ve ısınma giderlerinin işverenler tarafından karşılanan ve 1.000 liraya kadar olan kısmı hem gelir vergisinden hem de sigorta prim kesintisinden muaf tutulacak. İşverenler de yaptıkları bu ödemeleri vergiden düşebilecek.

İşverenler ücret politikalarını mevcut istisnaları dikkate alarak inşa etmeli

Enflasyonun, milyonlarca ücretlinin satın alma gücü ve yaşam kalitesi üzerinde ne yazık ki çok olumsuz etkileri var. Mevcut ekonomik konjonktürde toplumun oldukça geniş bir kesimi bu olumsuzlukları yaşıyor. Sadece Türkiye’de değil, başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede enflasyonun sebep olduğu bu olumsuzlukları gidermek için hükümetler çalışıyor. Örneğin Almanya’da ailelere 1.793 Avro işsizlik parası, çocuk ve ısınma parasıyla birlikte 2.500 Avro’luk yardım yapılması plânlanıyor. Belçika’da ise hükümet kış aylarında hane başına her ay 135 Avro doğalgaz ve 61 euro elektrik yardımı yapılacağını açıkladı. Ayrıca ısıtma için akaryakıt kullanan hanelere de 300'er Avro’luk çek verileceği belirtildi. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Türkiye’de de sosyal yardımlar dışında, vergi istisnaları sağlamak suretiyle ücretlilerin yaşam standardına müsbet katkılar sağlayacak birçok uygulama var. Asgari ücret ödemeleri, kadın personel için yapılan kreş ödemeleri, yol, yemek, doğalgaz, elektrik ve su giderleri gibi ödemelere sağlanan vergi istisnaları,  ücretlilerin doğrudan cebine yansıyabilecek uygulamalar olarak karşımıza çıkıyor.

Kış ayları yaklaşırken, Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu jeopolitik riskler, bütün dünyada enerji maliyetlerini artırıyor. Hükümetler yaklaşan enerji kriziyle mücadele ederken, bir yandan da yüksek enflasyonla başa çıkmanın yollarını arıyor. İşte bu ortamda, enflasyondan en çok etkilenen kesim olan ücretli çalışanların korunması büyük önem arz ediyor. Ücretli kesim, hemen hemen bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de çalışan nüfusun önemli bir bölümünü oluşturuyor. Bu noktada, iş verenlerin bütün bu vergi kolaylıklarını dikkatle uygulaması ve ücret politikalarını vergi istisnaları doğrultusunda belirlemesi gerekiyor. Mevcut yasalar dâhilinde sağlanan bütün vergisel kolaylıklardan azami düzeyde faydalanılmalı ve şirketler çalışanlarını yüksek enflasyondan korumalı. Bu suretle, genel olarak toplumun yaşam standardına katkı sunmanın ötesinde, şirketlerin kurumsallaşması da sağlanacaktır. Kurumsallaşma için personel devamlılığı çok önemlidir. Personel devamlılığı, şirketlerin büyümesi ve gelişmesinde kilit rol oynayan ancak iş verenler tarafından ihmal edilen çok önemli bir faktördür. Bu bakımdan, şirketlerin çalışanlarını enflasyondan koruması; şirkete duyulan bağlılığı artıracak, personel devamlılığını sağlayacak ve böylece çalışan verimliliğinin artmasına neden olacaktır. İş verenlerin dikkatine sunulur.


İsmail Vefa AK

Ortak, Yeminli Mali Müşavir