2018 yılında döviz kurlarında yaşanan dalgalanmalar, Türk parasının kıymetinin korunması kapsamında o dönem için bazı acil tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmıştı. Örneğin sözleşme bedelleri ve buna ilişkin ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden belirlenmesi, bazı istisnalar dışında yasaklandı. Halen uygulanmakta olan en önemli tedbirlerden birisi de, ihracat bedellerinin yurda getirilmesiyle ilgili olanıydı. Yapılan düzenlemeyle, ihracat bedeli olan dövizlerin fiili ihraç tarihinden itibaren 180 gün içinde yurda getirilmesi zorunlu kılındı.

Uygulamada ihraç edilen malın gümrük beyannamesindeki kayıtlı bedeli, banka kanalıyla veya efektif olarak yurda getiriliyor. Fiili ihraç tarihinden itibaren 180 gün içinde kısaca İBKB denilen “İhracat Bedeli Kabul Belgesi” düzenleniyor. İlgili banka tarafından düzenlenen bu belge, ihracat bedeli dövizin yurda getirildiğinin ispatına yarıyor. İhracat hesabı ise bedelin süresinde yurda getirilmesi ve İBKB düzenlenmesinden sonra bankalar nezdinde kapatılıyor.

Bankalar Sorumluluğu Vergi Dairesine Atıyor

Eğer ihracat hesabı süresi içerisinde kapatılamazsa, yani ihracat bedeli 180 gün içinde Türkiye’ye getirilip İBKB düzenlenmezse, bu durum banka tarafından vergi dairesine bildiriliyor. Vergi daireleri ihracatçıya 90 gün süreli bir ihtarname gönderiyor. İhracatçı bu süre içerisinde gerekli belgeleri bu sefer vergi dairesine ibraz ederek ihracat hesabını kapattırmak zorunda. Ve yahut ihracat bedelleri gerçekten yurda getirilememişse, vergi dairesine bununla ilgili olarak gerekli izahatin yapılması lazım. Çünkü ihracat mevzuatının öngördüğü bazı mücbir sebep halleri söz konusu olabilir.

İşte bankalar ve vergi daireleri arasında gelişen süreçte kimi zaman ihracatçı firmaların mağduriyetler yaşadığını görüyoruz. Bazen ihracatçı firmalar ihracat hesaplarının kapatılmadığını, ancak vergi dairesi tebligatını aldıktan sonra öğrenmiş oluyor. Oysa burada esas sorumluluk bankalarda. İhracat bedellerinin takibi ve ihracat hesaplarının kapatılması ilgili mevzuata göre bankaların görevi. Çünkü İhracat Genelgesi’nin 26’ncı maddesiyle bankalar, ihracat bedellerinin yurda getirilmesini ve kabulünü izlemekle ve gerekli indirim ve mahsup işlemlerini yapmakla yükümlü kılınmış. Vergi dairesi ise ancak ihracat hesabının süresinde kapatılmaması halinde devreye giriyor ve ihracatçı firmaya süre vererek bedelin yurda getirildiğinin ispatını istiyor. Gerektiğinde yasal işlem başlatılması adına durumu savcılığa bildirmede aracı bir rol üstleniyor.

Esasen bankaların ihracat mevzuatını dikkatli ve doğru bir şekilde yorumlaması, sorumluluk alarak işlem yapması ve buna göre ihracat hesabını kapatması büyük önem arz ediyor. Aksi takdirde ihracatçı, banka ve vergi dairesi arasında sıkışıp kalıyor. Bankaların ihracat işlemlerini gerektiği kadar irdelemeden ihbarda bulunması durumunda; ihracatçıdan gerekli belgeleri almak, izahat istemek, mevzuatı yorumlamak ve ihracat hesabını kapatmak vergi dairesine kalıyor.

Mesela İhracat Genelgesi’nde 30.000 ABD doları veya eşitine kadar eksikliği olan ihracat hesaplarının, vergi dairesine bildirilmeksizin, doğrudan bankalarca terkin edilmesine ve kapatılmasına izin veriliyor. Yine 30.000 ABD Doları veya eşitinden yüksek olmakla birlikte 100.000 ABD doları veya eşitini aşmamak üzere, bedelin %10’una kadar noksanlığı olan ihracat hesapları doğrudan bankalarca veya 90 günlük ihtarname süresi içinde ilgili vergi dairesince terkin edilerek kapatılabiliyor. Ancak bankaların kapatılmayan ihracat hesapları için gümrük beyannamesinde yer alan tutarların tamamı için vergi dairesine ihbarda bulunduğunu, ihracat genelgesindeki terkin müessesesine çoğu zaman başvurmadığını görüyoruz. Vergi Dairesinin de bu konuyu atlaması halinde ihracatçıya yersiz idari para cezalarının kesilmesi sonucunu doğuran işlemler yapılabiliyor.

Uygulamada, gelen ihracat bedelinin hangi gümrük beyannamesine ne şekilde saydırılacağı hususu da oldukça kritik bir öneme sahip. Mevzuat bu hususta bazı özellikli durumları barındırıyor. Örneğin ihracat bedellerinin beyan edilen döviz cinsi dışında farklı bir döviz cinsinden tahsil edilmesi ve ihracat bedeline sayılması mevzuata göre mümkün. Bu ve benzeri özellikli durumlarda müşteri ve banka arasında sağlıklı bir iletişimin olması ve ihracat hesabının müşteri talimatına göre sağlıklı bir şekilde kapatılması lazım. Ancak gelen dövizin ihracat bedeline saydırılması hususunda da bir takım sorunlar yaşandığını görmekteyiz. Sonuç olarak yurda döviz getiren ihracatçı, bir de vergi dairesine giderek durumu izaha mecbur bırakılıyor ve ceza ödeme riskiyle karşı karşıya kalıyor.

Vergi Daireleri de Bu Konuda Yetersiz

Uygulamada vergi dairesi 90 günlük ihtarname süresi sonunda kapatılmayan ihracat hesapları için Cumhuriyet Savcılığına bildirimde bulunuyor. Cumhuriyet Savcılıkları ise ihracatçı hakkında 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun uyarınca yasal işlem başlatıyor ve yurda getirmekle yükümlü olunan ihracat bedelinin % 5’i kadar idari para cezası kesiyor. Bazı ihracatçı firmalar, bankaların ihmali veya vergi dairelerine gerekli izahati yapamamaları sebebiyle ceza ödemek durumunda kalıyor. Hem ihracat yapıp yurda döviz getiren, hem de ceza ödeyip mağdur olan firmalar olabiliyor.

Vergi daireleri vergi mevzuatı dışında kalan, esasen kambiyo ve dış ticaret mevzuatını ilgilendiren bu işlerin merkezinde bulunuyor. Ancak ihracatçı çoğu zaman vergi dairesine derdini anlatamıyor. Çünkü vergi dairelerinin ihracat mevzuatını yorumlayacak formasyonda ve yeterli sayıda personeli yok. Zaten vergi mevzuatıyla ilgisi olmayan uygulamaların vergi dairelerine ilave iş yükü yaratması sebebiyle vergi daireleri olayı sahiplenmek de istemiyorlar.

Bankaların İş Yükü Çok Ama…

Bankalar, bankacılık mevzuatından dış ticaret mevzuatına, kara para mevzuatından vergi mevzuatına kadar birçok alanda önemli sorumluluklara sahip. Örneğin vergi mevzuatıyla ilgili birçok konuda vergi stopajı bankalar tarafından yapılıyor. Suç gelirleriyle ilgili mevzuat kapsamında bildirim yükümlülükleri dâhil birçok görev yine bankalara verilmiş durumda. Bu manada bankalar çok geniş bir yasal mevzuat ve uygulama alanıyla muhatap olmak zorunda.

Genelleme yapmak çok doğru olmayabilir. Ancak bankaların getirilen yeni düzenleme ve uygulamalara süratli bir şekilde uyum sağlama konusunda güçlükler çektiğini söyleyebiliriz. Örneğin geçtiğimiz ay yayınlanan Merkez Bankası uygulama talimatıyla, ihracatçılara ihracat bedeli dövizin %25'ini bankaya satma zorunluluğu getirildi. Uygulama devreye girdiğinde bazı bankaların teknik altyapılarını yeni düzenlemeye uygun hale getirmekte güçlükler çektiğini ve işlemlerin zaman aldığını gördük.

İhracat bedellerinin 180 gün içinde yurda getirilmesiyle ilgili uygulama üç yıldan fazla bir süredir devam ediyor. Buna rağmen halen bazı ihracatçı firmalar banka kaynaklı sorunlar ve mağduriyetler yaşayabiliyor. Bir yandan ekonomi yönetimi ihracatı teşvik edici tedbirler alma gayretinde. Hatta geçtiğimiz hafta ihracat gelirlerine 1 puan kurumlar vergisi indirimi getiren yasa da yürürlüğe girdi. Bütün bunlarla birlikte, hükümetin Türk parasının kıymetini korumak ve döviz rezervlerini artırmak gibi başka hedefleri de var. Bu hedefler doğrultusunda alınan tedbirlerin sağlıklı bir şekilde uygulanmasında bankaların rolü büyük. Bu yüzden getirilen yasal düzenlemelerin, işleyişi bozmayacak şekilde uygulanması, bankaların bunları uygulayacak yeterli teknik alt yapıyı oluşturması ve lazım olan nitelikli personeli istihdam etmesi çok ama çok önemli.


İsmail Vefa AK

Ortak, Yeminli Mali Müşavir